lolipopo

prenses uyuyor. uyanıyor. sonra ağız dolusu gülümsüyor bize. annesinin tacını alıyor, küçük gülümsemesini veriyor yerine. günler geceler geçiyor. mutluluk böyle birşeymiş diyorum. yüzyıl boyunca aradığım mutluluk…

sabah

garip bir uykudan uyandım. kulağımda tiny tooney sesler. blup blup… suyun dibindeyiz. yavaş yavaş su yüzüne yükselirken meleğimin elleri avuçlarımda. zeynep benim adım. xv< <  nnv... sen kimsin ki beni teşvik ediyorsun? sen kimsin ki benim parmaklarımı... ellerimi... kaybettiğim ellerimi bulup elime veriyorsun. o elmayı çok uzaklarda bir dostuma vermiştim ben. o da çekti gitti biliyor musun? o kadar büyük terkedildim ki ben. şimdi sadece minik bebeğim ve babası var yanımda arkadaşım. kardeşim. çok uzaklarda benim. çok uzaklarda... sesi bile duyulmuyor bazen. küçük bir şarkı. tiny tooney masallar.

uyku

sen benim sesimi duyabiliyor musun hala? ya ben? kendi sesimi nerede unuttum da küçücük kızımın sesini aldım üzerime kırmızı bir elbise. sapsarı kıpkırmızı bir masal şarkısında kayboluyor eski hüzünler. sesime ne oldu? nasıl aldı da yerine bu neşeli şarkıyı koydu? kaç senedir birlikteyim bir küçük fareyle? kaç senedir anneyim de bu kadar oldum? kaç senedir beklemiştim bir minik fareyi de böyle içinde oldum?

ne zaman çağırsa yanındayım. ne zaman çağırsam yanımda. ne zaman ihtiyacım olsa yüzümde kocaman bir gülümseme. kuyulara inmeye izin yok. dolap cinlerine geçit yok. anneyim ben, korkuya düşemem. elimde bir küçüklük var sendeleyemem bile. her zaman mutluyum, her zaman “mutlu”.

topik yanaklı bir bebek. hayatımın anlamı.