göğsümden üç vakte kadar iki yol geçiyor. alıştıklarım çok kötü. alışamadıklarım daha çok… ellerim yanlış harfleri tutuyor. yanlış harflere basıyor adımlarım.
bekliyorum ve direnmeye çalışıyorum onlara. bir gün birileri “büyü” demeyecek bana. “iyi ki büyümedin” diyecek. dağların dibinde, eteklerimle birlikte kuşlar uçuşurken. küçük bir bebeğin elini tutarken anne olduğumu hissedeceğim. fakat yine de büyümeyeceğim. başıma ağrılar girsin istemiyorum. mutsuzluk suratıma yerleşsin istemiyorum. iki yol geçiyor aklımdan. şu anda her şey çok yanlış. bahar üzerimden geçiyor.

totur

o öldü. bugün ikinci kez söylüyorum bunu.

hala o yaşıyormuş gibi davranmaya çalışıyorum.

onun gibi mükemmel bir bünye nasıl böyle yıkılabildi anlamıyorum hala.

ben, onunla rakı sofrasına oturabileceğim günü beklerken, ona bir anda rakıyı yasak ettiler. ben, onunla bu yaz yeniden dağlara tırmanacağımızı sanarken, ona öleceksin dediler. bir insana böyle aniden öleceksin dersen tabii ki ölür.

dünyanın gercekten en mavi gözlü adamını 4-5 ayda boyle…

kimseyi suçlamak istemiyorum. ama anlamıyorum. kafam almıyor. ölüm nasıl bir şeydir? açıklama?