singing in the rain

günaydın.

kırmızı masalın sarı çarşaflı ikinci perdesi:

saçlarımdan sular damlıyor yine. yağmurdan her daim nefret eden saçlarım seni çok seviyor. seninle uyanılan sarı sabahlar… o mis gibi kokan odada. sarı çarşaflarla. biraz daha. hep bir mayıs sabahına. hep kısacık kalarak. hep çocuk… şımarmaya izin verilmeyen bahçelerden gelmişler, şımarmama izin vermeni istiyorlar. izin ver sussunlar. izin ver sarı olsunlar.

sabahları hep fısıltılarına uyanıyorum. izin ver…

günaydın. artık korkmuyorum sizden.
hep bahar… hep yaz… hep bahar…

duvar

birdenbire yelkovan hızla dönmeye başladı. böyle olduğu zaman eller titriyormuş gibi bir görüntü oluşuyor. gözler de uzaylı zekiye’ye benziyor. sesim çok tiz çıkıyor. sesimi bilenler artık tanıyamıyorlar beni. “ellerinizi havaya kaldırın” diyorum.

– bütün eller havaya. şimdi arkanızı dönün. hepinizi arkanızdan bıçaklayacağım.

eller titriyormuş gibi görünüyor. gözler uzaylı zekiye…