by one by

söylemesi bile zor. tuttum tuttum bıraktım içimdekileri. gece olmuştu. yüzümü yıkadım yatağıma girmek için. bunu çıkarayım sigara koktu. pis mi bu yatak? yok biraz daha idare eder. ellerini bulayım. uyku. sızıyorum. sabah kalkalım. ellerini bulayım. uyku. kalkıyorum. gidiyorum. gidiyoruz. yüzüne bakıyorum. yol keşke daha uzun olsa diyorum. seninle hep uzak yollara gitmek istiyorum. uzun yollarda ellerini tutayım yine. tırnaklarını yeme. kurumasın ellerin. ben bakayım yine. zaman var mıydı? zaman var mıydı gerçekten bir zamanlar? çok geç mi oldu sapsarı şehirlere gitmek için? uzun bir yola çıksak. az kalsa. yol hep az kaldı olsa. şurada bir çay içelim olsa yine.

kış geldi. biz öylece oturup dururken kış geldi. bu kadar ince giyinmesem bu kadar korkmam aslında kıştan. battaniyeli kıyıda bir termos çayla oturabiliriz. kırmızı gözlü balıklarla konuşabiliriz. ayaklarımızı sallayalım. uçurtma uçuranlara bakalım. elele. ellerini bulayım. gece. ayaz.

ayı

sırf sen okuduğun için hikayeler anlatmaya devam edeceğim. bu gece gene geç saatte gideceğim kırmızı evimize. evimize… evimizi evimiz etmeye çalışacağım yine. seninle birlikte. çok zor olduğunu bile bile. sana delirmeye başladığımı söyleyeceğim. yine. anlamayacaksın. evine geç saatte giden kız çocuklarını soğuk odalar sarar. onlar sarar. geceleri. dolap arkalarından çıkıp. soğuk. yorganın altından bakarsın. bakamazsın. sesleri yoktur. gece evine geç geldiğin için seni rahatsız ederler. sen onları rahatsız ettiğin için. ellerini tuttuklarını sanırsın. tutmazlar aslında. sırtında bir ürperti. daha önce yazdım mı? elbette. daha önce de delirdim mi? çok kez.

can sıkıntısından iq testi falan yapıyorum. ömrümün en güzel zamanları burada böylece oturarak geçiyormuş gibi geliyor. bu işe bir çözüm bulmak lazım yoksa delireceğim burada böylece otururken. internetten eğlenceli bir şeyler arıyorum, bulamıyorum. bütün iq testlerinde aynı sorular varmış, bir kere çözünce zevki kaçıyor. maillere bakıyorum, bir iki laf okuyorum. oyun da oynayamam sanırım burada, ne yapacağımı bilemiyorum. kardeşime bakıyorum, yeni bir resim göndermemiş, göndermiş olsa o resme kaç dakika bakabilirim ki? zaman geçmiyor bir türlü. geçse de zaten burada geçirdiğimiz zamana acıdığım, çok acıdığım için içimi eziyor zaman. içimi ezerek geçmesin diyorum. güzel geçsin, yemyeşil geçsin istiyorum. bir iki resme daha bakıyorum, şimdi bir oyun oynamayı deneyeyim bari. bir saatten sonra kafam çalışmıyor. çok erken kalktım çalışmayayım daha fazla. bu günlere acıyorum. çok acıyorum. dışarıda yağmur olmasa hemen kaçardım diye düşünüyorum şimdi. eski arkadaşlarımı arardım. bulurdum. onlarla konuşurdum çok güzel geçerdi o zaman zaman. şimdi eziyor. beni gitgite bu koltuğa kakalıyor. canım sıkılıyor. gözlerim acıdı.

so limitless and free…

aniden sırtıma saplandı. arkamı dönmeye fırsat bulamadan yere yığıldım.

yaşamaktan yazmaya vakit bulamıyordum bir zaman. şimdi yazacak bir şey bulamıyorum. geceler vardı. unuttum. koca bir yaz geçti gitti. rumeli hisarı ne yana düşüyor? bilemiyorum.

iyi geceler…

mac the knife

yazmazsam beynim duracak diye korkuyorum. yazmadan düşünemiyorum bile. çingeneler zamanı. hayal kurmazsam da beynim durur. hayalimde çingene oldum. küçük bir çocuğum oldu. okumak istiyor. ben okudum da ne oldu diyorum ona. ben okudum da ne oldu bak böylesi daha güzel. sen üşüyor musun sadece onu söyle bana. okuma! hayal kur! kardeşim gitti benim. kardeşim çingene. ben çingene. sen de çingene olacaksın. elimde kartlar… haydi gidelim buradan, havalar soğumaya başladı. mevsim değişti. küresel ısınma diye bir şey yok. küresel soğuma yaşıyoruz. koca yaz nereye gitti? anne de bana…

o kadar geceydi ki ve o kadar sarı

gözlerimi açtım,

karanlıkta el yordamıyla buldum gözlerini.

o kadar yalnızdı ki ve o kadar kırmızı

ellerimi uzattım,

karanlıkta yazdı bu şiiri.

mutlu

yanımda hep kuzeyyıldızı vardı.

saçlarım kıpkırmızı.

yolgezenler gibi sessiz, başımı kaldırdığımda… gözlerim…